Kamu Yönetiminde Katılım ve Çoğulculuk

Katılım ve çoğulculuk, sadece kamu yönetimi disiplininin değil, siyaset biliminin de önemli konuları arasında yer alır. Kamu yönetimi kuramında çok önemli olan nokta şu ki, 1970'ler öncesi kuramlara baktığımızda, her ne kadar siyaset bilimi ve kamu yönetimi kuramları birbirlerini epistemolojik...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:Amme idaresi dergisi 2005, Vol.38 (4), p.1-22
1. Verfasser: ŞENER, Hasan Engin
Format: Artikel
Sprache:tur
Schlagworte:
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:Katılım ve çoğulculuk, sadece kamu yönetimi disiplininin değil, siyaset biliminin de önemli konuları arasında yer alır. Kamu yönetimi kuramında çok önemli olan nokta şu ki, 1970'ler öncesi kuramlara baktığımızda, her ne kadar siyaset bilimi ve kamu yönetimi kuramları birbirlerini epistemolojik olarak desteklese de, ontolojik olarak ayrı kuramlar olarak geliştiler. Öte yandan, kamu yönetimi kuramları 1970'lerden sonra siyaset bilimi kuramlarıyla birleşmeye başladı ve siyaset bilimindeki çoğulculuğun yansımalarıyla özellikle 1990'lar sonrasında da birleşti. Bu çalışma çoğulculuğa, bunun başlangıçta liberal bir temeli olduğunu ve daha sonra radikalleştiğini göstermek amacıyla, Dahl ile başlamakta ve Habermas ve onun müzakereci demokrasisi ile devam etmektedir. Siyaset biliminde çoğulcu kuramlar "müzakereci demokrasi", "radikal demokrasi", "agonist demokrasi" gibi bazı kavramsallaştırmalarla radikalleşirken, kamu yönetiminde çoğulculuk "postmodern kamu yönetimi", "anti-yönetim" ve "çoğulcu kamu yönetimi" kuramlarıyla radikalleşecekti. Altını çizmek gerekir ki 1970'ler öncesi kuramlar "katılımı", verimlilik gibi "örgüt" amaçlarına (bu nedenle bu makalenin birinci ana bölümünde örgüt kuramlarına referans verilmiştir) ulaşmak için bir araç olarak kullanmışlardır. Bununla birlikte, 1970'lerden sonra, katılıma atfedilen değerler toplumsal hale geldi. 1990'lar sonrasındaki kuramlar, katılımı "kendinde bir değer olarak" gördü, yani, katılım ile ulaşılması düşünülen herhangi bir ortak değer yoktu. Bu makalede, yine de, radikal katılımın "toplumsal bir değer" olarak görülebileceği savunulacaktır. Participation and pluralism are not only important issues of the discipline of public administration but also of political science. What is crucial in public administration theory is that, when we look at the theories before 1970, we see that theories in political science and public administration have supported themselves epistemologically, although they have been developed as ontologically different theories. On the other hand, theories of public administration have begun to be combined with those of political science after 1970's, and have been combined especially after 1990's due to the reflections of pluralism in political science. This study begins pluralism with Dahl and continues with Habermas and his deliberative democracy in order to show that pluralism has appeared firstly as a liberal theory and become radicalized afterwards. While pluralist theories in political s
ISSN:1300-1795