Does theophylline have a role as an adjunct agent for immunosupression in heart transplantation patients?
Yeni gelişmekte olan immünsüpresif tedavi rejimlerine rağmen kalp nakli ameliyatlarında özellikle ilk üç ayda görülen rejeksiyon epizodları önemli morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Teofilin post-transplant görülebilen bradikardinin tedavisinde yeri olan bir ilaçtır. Bu ilacın ay...
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Türk Kardiyoloji Derneği arşivi 2001, Vol.29 (1), p.36-39 |
---|---|
Hauptverfasser: | , , |
Format: | Artikel |
Sprache: | eng |
Schlagworte: | |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | Yeni gelişmekte olan immünsüpresif tedavi rejimlerine rağmen kalp nakli ameliyatlarında özellikle ilk üç ayda görülen rejeksiyon epizodları önemli morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Teofilin post-transplant görülebilen bradikardinin tedavisinde yeri olan bir ilaçtır. Bu ilacın aynı zamanda bir takım immün düzenleyici etkilerinin olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada post-transplant bradikardi nedeniyle teofilin kullanılan 27 hasta ile aynı immünsüpresif rejimle tedavi edilmiş ve rejeksiyon risk faktörleri benzer olan 29 hastanın endomiyokardiyal biopsi sonuçları, hücresel ve humoral rejeksiyon epizodları sıklığı, hemodinamik bozukluğa yol açan rejeksiyon epizodları ve ilk rejeksiyona kadar geçen süre retrospektif olarak araştırıldı. Teofilin kullanımının hücresel ve humoral rejeksiyon epizod-larının sıklığını azaltmadığı, hemodinamik bozukluğa yol açan rejeksiyon epizodlarına da etkisi olmadığı görüldü. Ancak teofilin kullanımı ile 3 aylık ortalama biyopsi skorlarında anlamlı azalma (kontrol grubu 0.98 ± 0.51, teofilin grubu 0.73 ± 0.42) (p=0.04) ve ilk rejeksiyonun görülme süresinde uzama tespit edildi (kontrol grubu 24 ± 21 gün, teofilin grubu 51 ± 26 gün) (p=0.05). Sonuç olarak teofilinin immün süpresif tedavi rejimlerine eklenmesinin rejeksiyon epizodları yönünden olumlu etkisinin olabileceğini düşündük. Prospektif, randomize daha fazla hastayla yapılacak çalışmaların, ilacın immünsupresif tedavi rejimlerine adjuvan olarak eklenme potansiyelini daha iyi ortaya koyacağını düşünüyoruz.
Despite new medical therapies in immunosuppressive regimen for heart transplantation patients, rejection still has an important role for morbidity and mortality especially in the first three months of transplantation. Theophylline is a drug which can be used to treat post-transplant bradycardia. This drug is also known to have some immunemodulatory effects. In the present study we investigated the clinical and laboratory indices of rejection in 27 patients treated with theophylline for post-transplant bradycardia. We examined 29 patients treated with the same immunosuppressive regimen as the control group. The study was done retrospectively. The clinical risk factors for rejection were similar for both groups. We searched for endomyocardial biopsy scores, number of cellular and humoral rejection episodes and rejection episodes with hemodynamic compromise. We observed that number of cellular and humoral rejection episodes and number of episodes with hemodyn |
---|---|
ISSN: | 1016-5169 |