Fuad Köserâif 'ten Rıza Tevfik'e Mektuplar
Almanya'da askerÎ eğitim aldığı yıllarda meşhur Türkolog Arminius Vambery'nin (ö. 1913) eserlerinden etkilenerek Türkçülük akımına yönelen Fuad Köserâif (1872-1949), yurda döndükten sonra Türkçülüğünün en mühim yönünü teşkil eden Türkçeciliğini dil üzerine yazdığı özgün ve kuşatıcı makalel...
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Zemin : Edebiyat dil ve kültür araştırmaları = Literature language and cultural studies 2023-12 (6), p.258-285 |
---|---|
1. Verfasser: | |
Format: | Artikel |
Sprache: | tur |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | Almanya'da askerÎ eğitim aldığı yıllarda meşhur Türkolog Arminius Vambery'nin (ö. 1913) eserlerinden etkilenerek Türkçülük akımına yönelen Fuad Köserâif (1872-1949), yurda döndükten sonra Türkçülüğünün en mühim yönünü teşkil eden Türkçeciliğini dil üzerine yazdığı özgün ve kuşatıcı makaleleri ile ortaya koymuştur. 1890'lı yıllarda İkdam gazetesinde dilde tasfiye meselesi ile ilgili çeşitli makaleler yazmış, II. Meşrutiyet sonrası kurulan Türk Derneği ve Türk Bilgi Derneği'nin kurucu üyeleri arasında yer almıştır. Türk Derneği'nin dergisinde neşrettiği makalelerinde, Türkçedeki istisnasız bütün yabancı menşeli kelimelerin dilden tasfiye edilerek yeni ve öz bir Türkçe oluşturulmasının lüzumunu savunmuştur.1 Yirminci yüzyılın ilk yarısındaki Türkçe tartışmalarında tasfiyeci veya özleşmeci hareketin ülkede akla gelen ilk temsilcilerinden olan Köserâif, 1942 yılında Türk Dil Kurumu Merkez Yönetim Kurulu üyeliği ile Etimoloji Komisyonu başkanlığı görevlerine getirilmiştir. Birincisi, Türk Derneği'nin kuruluşu sırasında Mısırlı Abbas Halim Paşa'dan8 (ö. 1934) nakdÎ yardım alınmış olması, ikinci ise Türk Derneği'nin faal üyeleri arasında bulunan Fuad Köserâif 'in muhtemelen dernek faaliyetleri çerçevesinde bir edebiyat tarihi hazırlama hususu. Fuad Köserâif 'in 16 Ağustos 1944 tarihinde Ankara'dan gönderdiği dokuzuncu mektubunda ise, iki yıldır Merkez Yönetim Kurulu üyesi olarak faaliyetlerine katıldığı Türk Dil Kurumu'nun çalışmalarından şikâyet ettiği, özellikle İmlâ Kılavuzu'ndaki birtakım ifadelerle yine kurum tarafından çıkarılan Osmanlıca'dan Türkçe'ye Cep Kılavuzu'ndaki birbiriyle çelişen ifadeleri ve yeni uydurulan şekilleri eleştirdiği dikkati çeker. Burada, Cumhuriyet'ten sonra Atatürk tarafından yazı dili olarak kabul edilen "İstanbul şÎvesi"nin önemini vurguladıktan sonra, "Kuralları dilin özünden derilmiş bir gramere şiddetle ihtiyaç duyulduğunu" belirterek; "Bundan dolayı gerçekten böyle bir iş görmeye hevesiniz varsa, hiç durmayın!" sözleriyle Rıza Tevfik'i Türkçe bir gramer hazırlama hususunda teşvik eder. 9 Kasım 1946 tarihli on ikinci ve son mektup ise, Rıza Tevfik'in torunu Ahmet Nedim'in doğumuyla ilgilidir. Mevcudiyeti sezildiği andan itibaren bin emekle beslenip büyütüldükten sonra onu bir "düstûr-ı hakikat" kıyafetine sokmak ve âlemi sıhhatine kandırmak az avukatlığa mı bakar!.. |
---|---|
ISSN: | 2757-7473 2980-1001 |
DOI: | 10.5281/zenodo.10435869 |