Preference of Jurisprudence to Kalam: Example of Imam Abū Ḥanīfa and Imam Shāfiī
İslâm düşünce ve ilim tarihinde ayrı bir ehemmiyete sahip kelâm ve fıkıh ilimleri, teşekkül süreçlerinde diǧer ilimlerle olan etkileşimleriyle ve dinî tefekkürün tekâmülüne dair katkılarıyla öne çıkmışlardır. Belli yöntemler ihtiva etmelerinin yanında şer'1 ilimler arasında kendilerine münhasır...
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Cumhuriyet ilahiyat dergisi 2023-06, Vol.27 (1), p.76-89 |
---|---|
1. Verfasser: | |
Format: | Artikel |
Sprache: | tur |
Schlagworte: | |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | İslâm düşünce ve ilim tarihinde ayrı bir ehemmiyete sahip kelâm ve fıkıh ilimleri, teşekkül süreçlerinde diǧer ilimlerle olan etkileşimleriyle ve dinî tefekkürün tekâmülüne dair katkılarıyla öne çıkmışlardır. Belli yöntemler ihtiva etmelerinin yanında şer'1 ilimler arasında kendilerine münhasır birtakım işlevlere sahip olmaları, onları "fıkıh" kavramı altında birleştirmiştir. Literatürde fıkhın lisânî, şer'1, akil ve ameli cihetini temsil eden alan "usÛl-i fıkıh" ve "fürÛ-ı fıkıh", akideye dair kısım ise "usÛlü'd-dîn" veya "fıkhu'l-ekber" şeklindeki kavramlarla yaygınlık kazanmıştır. Bu baǧlamda kelâm-fıkıh disiplinleri özelinde iki büyük Sünni fıkıh mezhebinin kurucu imamları EbÛ Hanîfe ve Şâfiî etrafında cereyan eden birtakım ifrat ve tefrit derecesindeki deǧerlendirmeler ve yaklaşımlar dikkatimizi çekmiştir. Nitekim bahsi geçen imamların başlangıçta kelâmla uǧraştıkları halde daha sonra ona karşı mesafeli ve menfî bir reaksiyon gösterdikleri şeklinde bazı nakillere yer verilmiştir. Meşhur öǧrencileri de kendilerine bu manada ciddi tavsiyeler olduǧunu dile getirmişlerdir. Bundan hareketle mezkÛr hususların arka planını irdelemek amacıyla bu çalışma ele alınmıştır. Bu amaca matuf konumuzun ana mihverinde iki imamın fıkhı tercih sebepleri genel bir kritiǧe tâbi tutulmuştur. Konuya dair bulgular, tespitler ve ulaşılan sonuçlar hakkında şunları söylemek mümkündür: İmam EbÛ Hanîfe'nin yaşadıǧı Emevîler ve Abbâsîler dönemleri ile İmam Şâfiî'nin yaşadıǧı Abbâsîler dönemi, siyasî, içtimaî, İktisadî, dinî ve ilmî gelişmeler, sonuçları bakımından İslâm tarihinin en önemli dönemleri sayılmıştır. Fethedilen yeni yerlerle birlikte idarî ve ilmî merkezlerin kozmopolit bölgelerde temerküz etmeleriyle oralarda entelektüel ve çok kültürlü bir toplum oluşmuştur. Telif ve tercüme faaliyetleri, aklî ilimlerin ve ilmî münazaraların gelişmesine katkı saǧlamıştır. Kelâm ve fıkıh gibi ilimler, planlı, sistemli ve dinamik gelişmeler kaydetmiştir. Şu var ki bu gelişmelerin felsefî izahatlara dayalı bir yöne kayması ve naslara aykırılık arz etmesi neticesinde itikadî konulara birtakım menfî yansımaları olmuştur. Bilhassa sahabe döneminden itibaren ortaya çıkan Havâric, Şîa, Cehmiyye, Mu'tezile, Müşebbihe, Kaderiyye ve Cebriyye gibi marjinal oluşum ve fırkaların organize bir şekilde harekete geçmeleri Müslümanlar arasındaki itikadî tefrikatları büyütmüştür. Umumiyetle büyük günah işleyenlerin tekfir edilmesi, Allah'ın sıfatları, halku'l-Kur'ân, rü'yetullah, kader, kabir azabı, cenn |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |
DOI: | 10.18505/cuid.1228733 |