Nur Baba’dan Bektaşi Kız’a edebiyatta Bektaşî ve Kızılbaş/Alevîlere yönelik olumsuz algı (1913-1945)
Bektaşiler ve Kızılbaş/Aleviler, resmi Sünnilik dışı inançlarından ötürü 16. yüzyıldan itibaren aleyhte bir takım eleştirilerin muhatabı olmuştur. Sosyal taban ve inanç açısından çoğu yönden kesişen her iki inanç mensuplarının da özellikle dışa kapalı ritüellerinden ötürü çeşitli ithamlara maruz kal...
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Folklor/edebiyat 2021-01, Vol.27 (105), p.245-263 |
---|---|
1. Verfasser: | |
Format: | Artikel |
Sprache: | eng ; tur |
Schlagworte: | |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | Bektaşiler ve Kızılbaş/Aleviler, resmi Sünnilik dışı inançlarından ötürü 16. yüzyıldan
itibaren aleyhte bir takım eleştirilerin muhatabı olmuştur. Sosyal taban ve
inanç açısından çoğu yönden kesişen her iki inanç mensuplarının da özellikle dışa
kapalı ritüellerinden ötürü çeşitli ithamlara maruz kaldıkları görülür. Bahse konu
durum Osmanlı dönemi resmi belgelerinde dile getirildiği gibi Osmanlı topraklarında
son dönem faaliyet gösteren Batılılar tarafından kaleme alınan metinlere de
sirayet etmiştir.
Bektaşi ve Kızılbaş/Alevi topluluklarının dışa kapalı bu yapılarından ötürü maruz
kaldıkları ithamların başında ise cinsel içerikli suçlamalar gelmektedir. Söz
konusu topluluklara yönelik oluşan bu algı da özellikle Sünni topluluklarca dolaşıma
sokulan kuşkular ekseninde bir merak unsuru olmuştur. Toplum tarafından
beslenen bu merak da gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet dönemi edebiyatında konu edinilecektir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun 1913 tarihinde tefrika olarak
kaleme alıp, 1922 yılında kitap haline getirdiği Nur Baba romanı bu husustaki ilk
çalışmadır. Romanın uyandırdığı yankı ve içerik sonrasında yeni çalışmalara da
ilham kaynağı olmuş, Bektaşilik ve Kızılbaş/Alevilik karşıtlığı Ömer Seyfeddin,
Peyami Safa (Server Bedî) ve Niyazi Ahmet Banoğlu gibi edebiyatçılar tarafından
ilerleyen yıllarda kaleme aldıkları genel ve müstakil çalışmalarda ele alınmıştır.
Bu makalede -Sadri Ertem’in Çıkrıklar Durunca romanı hariç- Nur Baba romanından
başlayarak kronolojik bir seyir içerisinde Pamuk İpliği, Harem, Bir Genç
Kız Bektaşiler Arasında ve Bektaşi Kız başlıklı hikâye ve romanlar üzerinden
Osmanlı’nın son dönemlerinden Cumhuriyet’in ortalarına değin Kızılbaş/Alevî ve
Bektaşilere yönelik algıdaki aleyhteki sürekliliğin ele alınması amaçlanmaktadır. |
---|---|
ISSN: | 1300-7491 |
DOI: | 10.22559/folklor.1360 |