BİR YAZ İLİŞKİLERİ ROMANI: TARQUINIA’NIN KÜÇÜK ATLARI

Marguerite Duras’ın Tarquinia’nın Küçük Atları, ezici sıcağın baskın olarak duyumsandığı İtalya’da deniz kıyısında tatillerini geçiren biri tek çocuklu, diğeri ise çocuksuz iki çiftin sevisel bağlarını sorgulamalarının anlatımıdır. Romanda özellikle çiftlerin oluşu beraberinde bu bağların sorgulanma...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:Humanitas 2015-01, Vol.3 (6), p.135
1. Verfasser: GENÇ, Hanife Nalan
Format: Artikel
Sprache:tur
Schlagworte:
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:Marguerite Duras’ın Tarquinia’nın Küçük Atları, ezici sıcağın baskın olarak duyumsandığı İtalya’da deniz kıyısında tatillerini geçiren biri tek çocuklu, diğeri ise çocuksuz iki çiftin sevisel bağlarını sorgulamalarının anlatımıdır. Romanda özellikle çiftlerin oluşu beraberinde bu bağların sorgulanması sonucunu getirir. Bu iki çift dışında diğer üç roman kişisi ise Sara ve Jacques’ın hizmetçisi olan Jeanne, Diana ve Adamdır. Her şeyin ‘tam bir uyuşukluk içinde’ olduğu bu yer ‘dayanılmaz sıcaklığı’ akşam esintisinin bile hafifletemediği bir yerdir. Bu uyuşukluk hali her yeri ve herkesi öylesine kuşatmıştır ki aşklar bile bu uyuşukluğa ayak uydurmak zorunda kalmış gibidir. Bunaltıcı ve yakıcı sıcağın tam bir edilgenliğe sürüklediği roman kişileri, küçük atları gösteren freskleri görmek için Tarquinia’daki Etrüsk kalıntılarına gitmeyi dahi başaramazlar. Birkaç kilometre uzakta olan bu yere gitmek için bir türlü herkese uyan bir gün belirlenemez. Kahramanların öz varlıklarının altında tam bir uyuşukluk hali hâkimdir. İlişkilerin kurulup dağıldığı bu tatil beldesinde hiçbir aşk öyküsü ya da hiçbir dram zaman ve uzama tümüyle sinmiş olan uyuşukluk ve tembelliği yıkamaz. İkinci Dünya Savaşı artıkları olan mayınları toplamakla görevli yoksul bir gencin mayınların patlaması sonucu ölümü ve filizlenen bir aşk dahi bu yorucu ve boğucu ortamı değiştirmeye yet(e)mez. Bu boğucu sıcak ve uyuşukluk tüm benlikleri öylesine kuşatmıştır ki tatilde duyumsanan boşluk ve rehavet hissinin ötesine geçmiştir. Bunaltıcı sıcağın doğurduğu tembellik ve uyuşukluk hiçbir sonuca ulaşmayan sıradan olaylarla bezenir. Yazın tüm gevşekliğiyle ağırlaşan olay örgüsü insan ilişkilerini kurguda yaratılan bu gevşek dokuyla sessiz sedasız ancak derinden ve sarsıcı bir şiddetle sorgular.
ISSN:2147-088X
2645-8837
DOI:10.20304/husbd.04763