Plasenta İnvazyon Anomalisinin Yönetimi Ve Sezaryen Histerektomi: Tersiyer Bir Merkezin Sekiz Yıllık Deneyimi
Amaç: Kliniğimizde plasenta invazyon anomalisi nedeniyle sezaryen histerektomi yapılmış olan hastaların klinik ve operatif özelliklerini inceleyerek bu olguların yönetimi ile ilgili deneyimlerimizi sunmayı amaçladık. Gereç ve yöntemler: Bu retrospektif çalışmada 2005-2012 yılları arasında İstanbul T...
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Turkish journal of obstetrics and gynecology 2013, Vol.10 (3) |
---|---|
Hauptverfasser: | , , , , , , |
Format: | Artikel |
Sprache: | tur |
Schlagworte: | |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | Amaç: Kliniğimizde plasenta invazyon anomalisi nedeniyle sezaryen histerektomi yapılmış olan hastaların klinik ve operatif özelliklerini inceleyerek bu olguların yönetimi ile ilgili deneyimlerimizi sunmayı amaçladık. Gereç ve yöntemler: Bu retrospektif çalışmada 2005-2012 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'ndaplasenta invazyon anomalisi endikasyonuyla sezaryen histerektomi yapılmış olan tüm hastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Bu süre zarfında toplam 85 hastaya plasenta invazyon anomalisi nedeniyle sezaryen histerektomi uygulandı. Olguların 81'ini (%95.3) daha önce en az bir defa sezaryen geçirmiş hastalar oluşturmaktaydı. Operasyonların büyük çoğunluğu (%82.4) elektif şartlarda yapıldı. Onaltı (%18.8) olguda operasyon sırasında kanamanın çok şiddetli
olması nedeniyle bilateral hipogastrik arter ligasyonu uygulandı. Hastaların hiçbirisinde operasyon sırasında veya sonrasında mortalite izlenmedi. Onsekiz (%21.2) olguda operasyon sırasında üroloji hekimlerinden konsültasyon istendi. Onyedi olguda tam kat mesane laserasyonu reparasyonu, bir olguda mesane arka duvarına invaze olan plasentaperkreata nedeniyleparsiyel sistektomi yapıldı. Olguların 72'sine (%84.7) operasyon sırasında, 50'sine (%58.8) operasyon sonrasında kan ürünü transfüzyonu yapıldı. Masif transfüzyona bağlı olarak 17 (%20) hastada
dilüsyonel trombositopeni gelişti. Histopatolojik olarak olguların 55'inde (%64.7)plasenta akreata, 1'inde (%1.2) plasenta inkreata ve 25'inde (%29.4) plasenta perkreata tanısı koyuldu. 2005-2006 yıllarında %0.2 (7/3435) olan plasenta invazyon anomalisi insidansı giderek artarak 2011-2012 yıllarında %0.8 (37/4344)'e ulaştı. Sonuç: Plasenta invazyon anomalisi giderek artan sıklıkla görülmektedir. Klasik tedavisi olan sezaryen histerektomi morbiditesi yüksek bir operasyondur ve multidisipliner yaklaşımın sunulabileceği tersiyer merkezlerde tecrübeli bir ekip tarafından ve iyi planlanmış bir şekilde gerçekleştirilmelidir. |
---|---|
ISSN: | 2149-9322 2149-9330 |
DOI: | 10.5505/tjod.2013.10692 |