Hitit İmparatorluğu’nda ilahi bir cezalandırma yöntemi olarak hastalık

M.Ö. II. binyıl Anadolu’sunda siyasi bir otorite varlık gösteren Hititler, hem tarihin seyrini değiştirmişler hem de antik Anadolu, Mezopotamya ve Mısır tarih ve kültüründe derin izler bırakmışlardır. Diğer antikçağ toplumlarında olduğu gibi Hititlerde de din, hayatın merkezinde yer almış siyasetten...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:International journal of human sciences 2023-01, Vol.20 (1), p.99-117
1. Verfasser: Kurşun Cengiz,Pınar
Format: Artikel
Sprache:tur
Schlagworte:
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:M.Ö. II. binyıl Anadolu’sunda siyasi bir otorite varlık gösteren Hititler, hem tarihin seyrini değiştirmişler hem de antik Anadolu, Mezopotamya ve Mısır tarih ve kültüründe derin izler bırakmışlardır. Diğer antikçağ toplumlarında olduğu gibi Hititlerde de din, hayatın merkezinde yer almış siyasetten ekonomiye gündelik yaşamdan diğer milletlerle kurulan ilişkilere kadar birçok konunun belirleyici ve şekillendirici unsuru olmuştur. Anadolu topraklarına geldikleri zaman yanlarında getirdikleri tanrılara yerli Anadolu halklarının tanrılarını ve daha sonra fethettikleri yerlerin tanrılarını da eklemişler, netice olarak geniş bir tanrı panteonuna, bayram ve ritüel birikimine sahip olmuşlardır. Zihin dünyalarında tanrıları insan biçimli olarak düşünmeleri sebebiyle onların da insanlar gibi ihtiyaçları olduğunu var sayarak tanrılara hizmet etmeyi, eksiklerini gidermeyi ve eğlendirmeyi kendilerine vazife edinmişlerdir. Hititler, kölenin efendisine hizmet etmesi ve karşılığında güvenlik, barınak ve yiyecek alması gibi tanrılara hizmet ettikçe ve onları hoş tuttukça karşılığını barış, bolluk, bereket, sağlık ve zaferle alacaklarını düşünmüşlerdir. Bunun tam tersi olduğu durumda; kölenin işleri yanlış yapması veya aksatması halinde karşılaşacağı kötü muamele gibi tanrılara sunulması gereken hizmette bir yanlışlık veya eksiklik olması, bayramların vaktinde icra edilmemesi, kurbanların ve adakların besili veya temiz olmaması, temizliğe önem verilmemesi gibi tanrılar tarafından yasaklanan eylemlerin yapılması elbette çeşitli cezalandırmayı beraberinde getireceğine inanmışlardır. Bu inanç doğrultusunda, Hititlerin yaşadıkları her türlü olumsuzlukta akıllarına tanrılar gelmiş bunun dışında bir gerekçe olabileceğini düşünmemişlerdir. O halde nasıl ki sağlık, sıhhat ve uzun ömür tanrılardan gelen bir lütuftur; fiziksel ve ruhsal hastalıklar da hak edilmiş cezalardır. Bu noktada yapılması gereken ise neyin yanlış yapılmış olduğunu, buna bağlı olarak hangi tanrının öfkelendiğini ve tanrıyı neyin sakinleştirebileceğini tespit edebilmek için yine tanrılara başvurarak çeşitli kehanetlerde bulunmak ve fallar baktırmaktır. Gerekli tespitler yapıldıktan sonra ise eski sağlıklı günlere dönebilmek için tanrılara dualar edip kurbanlar sunulmalı ve adaklar adanarak merhamet ve af dilenmelidir. Hitit İmparatorluğu’nda hastalıkların ilahi bir cezalandırma yöntemi olarak algılandığını ortaya koymak amacıyla hazırlanan bu çalışmada çivi yazılı metin tercümelerinden faydalanılmıştır. Bu bakı
ISSN:2458-9489
1303-5134
DOI:10.14687/jhs.v20i1.6349