Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî’nin Hayatı Hocaları ve Tasavvuf Düşüncesi Bağlamında Sûfî Kimliği

Bu çalışmada, hicrî 4 ve 5. Yüzyıllarda yaşamış, ülkemizde de yakın bir zamana kadar yeterince tanınmamış veya tanıtılmamış Horasan erenlerinden Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî’nin sûfî kimliği ele alınmıştır. Harakânî, bugün İran’ın Simnan eyaletine bağlı Bistam kasabasının kuzeyinde Harakân köyünde hicr...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2022-12, Vol.8 (2), p.295-311
1. Verfasser: Halil Celep
Format: Artikel
Sprache:eng
Schlagworte:
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:Bu çalışmada, hicrî 4 ve 5. Yüzyıllarda yaşamış, ülkemizde de yakın bir zamana kadar yeterince tanınmamış veya tanıtılmamış Horasan erenlerinden Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî’nin sûfî kimliği ele alınmıştır. Harakânî, bugün İran’ın Simnan eyaletine bağlı Bistam kasabasının kuzeyinde Harakân köyünde hicrî 352 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Asıl adı Ali olmasına rağmen, doğduğu köy Harakân’dan dolayı Harakânî adı ile meşhur olmuştur. Harakânî’nin tahsili hususuna gelince, hemen hemen bütün kaynaklarda onun ilk başta ümmî olduğu ve sonradan Allah’ın inayetiyle ilimleri öğrendiği ve kendisine vehbî ilim verildiği bilgisi yer almaktadır. Ayrıca sınırlı kaynakların verdiği bilgiye göre Harakânî’nin yüz yüze görüştüğü, sohbetlerine iştirak ettiği ve kendisinden ders aldığı zahirî mürşidi ve hocası Şeyh Ebü’l-Abbâs Kassâb-i Âmulî’dir. Diğeri de manevî şeyhi ve hocası kendisinden yaklaşık bir asır önce yaşamış olan ariflerin sultanı Bâyezîd-i Bistâmî’dir. Harakânî, söz konusu hocalarından eğitim alıp kendisini hem zahirî hem de manevî olarak geliştirdiği bilinmektedir. Harakânî’nin soyu ve ebeveynleri hakkında herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte eşi ve çocukları hakkında sınırlı da olsa bazı bilgiler mevcuttur. Rivayetlere göre, Harakânî’nin iki oğlunun olduğu; biri bilinmeyen bir nedenden dolayı bir gece ansızın başı kesilip babasının tekkesinin kapısına bırakılan Ebü’l-Kâsım adında, diğeri de kendisinden sonra da yaşamaya devam ederek bir sûfî kimliğiyle babasının mirasını devam ettiren Ahmet’tir. Mevcut kaynaklara bakıldığında Harakânî, tasavvuf çevrelerinde hüzün deryası, ilahi güneş, asrın kutbu, saltanat sahibi şeyhlerin sultanı, tarikat ve hakikat ehlinin padişahı, yegâne imam olarak kabul edildiği halde, ona en yakın ve hayat arkadaşı olan hanımı, onun bu manevî yönünü asla kabul etmediği bilgileri yer almaktadır. Bugün Harakânî ile ilgili en çok tartışılan konulardan birisi onun kabri hakkındadır. Şeyhin vefat ettiği ve türbesinin bulunduğu yer ile ilgili iki farklı görüş mevcuttur. Birinci görüşe göre, Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî, hicrî 425 (11 Aralık 1033)’te 73 yaşında iken, doğduğu Harakân köyünde vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. İkinci görüşe göre ise, Şeyh Ebü’l-Hasan Harakânî, Bistâm’a bağlı Harakân köyünün dışında vefat ettiğini ve hatta türbesinin Türkiye’nin serhat şehri Kars’ta bulunduğunu söyleyen mevsuk kaynaklar da vardır ki, bu kaynaklar Osmanlı müelliflerine aittir. Ayrıca şeyhin ne zaman ne şekilde ve ne amaç
ISSN:2148-6026
DOI:10.32955/neu.ilaf.2022.8.2.09