İslam Hukuku Perspektifiyle Tabiî Hukuk Yaklaşımının Analizi
Bu makalede öncelikle, tabiî hukuk akımı bağlamında ortaya konan, devlet tarafından vazedilen hukukun ötesinde ulaşılmak istenen hukukun var olduğu, bütün pozitif hukuk sistemlerine nazaran daha mükemmel ve daha yüksek bir hukuk olması sebebiyle bütün insanlar ve milletler için genel geçer kabul edi...
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Kocatepe İslami İlimler dergisi : (Online) 2022-12, Vol.5 (2), p.231-248 |
---|---|
1. Verfasser: | |
Format: | Artikel |
Sprache: | ara ; eng |
Schlagworte: | |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | Bu makalede öncelikle, tabiî hukuk akımı bağlamında ortaya konan, devlet tarafından vazedilen hukukun ötesinde ulaşılmak istenen hukukun var olduğu, bütün pozitif hukuk sistemlerine nazaran daha mükemmel ve daha yüksek bir hukuk olması sebebiyle bütün insanlar ve milletler için genel geçer kabul edildiği, geçerliliğini kendi cevherinde bulan birtakım yüksek kuralların toplamından oluştuğu, pozitif hukuk için tükenmez bir kaynak ve kontrol mekanizması olduğu, tabiî hukuk anlayışının, hukuk sahasındaki ilerlemelerin öncüsü olduğu şeklindeki temel düşünceler verilmiştir. Sonrasında Heraklit’ten başlamak üzere ahlâk, adalet ve erdeme dair yaklaşımlarıyla tabiî hukukun ilk savunucularından biri olan Sokrat, idari emirlerin ilahî emirleri aşacak kuvvette olmadığını belirten Sofokles, duyular dünyası ve ideler dünyası ayrımını hukuka aktararak tabiî hukuku savunan Eflatun, tabiî hukuku pozitif hukukun yorumlanmasında bir rehber olarak gören Aristo, tabiî hukukun bütün insanları kapsadığını, hukukun insan iradesinden değil insan ve eşyanın doğasından kaynaklandığını söyleyen Cicero, tabiî hukukun ilk temel ilkesinin ahde vefa olduğunu söyleyen Grotius, tabiî hukuk düşüncesinde tanrıya daha fazla yer vermiş olan Pufendorf ile on sekiz ve on dokuzuncu asır tabiî hukuk düşünürleri ele alınarak tabiî hukukun tarihi seyri aktarılmıştır. Bunun ardından tabiî hukuk yaklaşımında savunulan temel düşünceler İslam hukuku perspektifiyle beş başlık halinde analiz edilmiştir. Birinci başlıkta insan tabiatı (doğası), eşyanın tabiatı, ilahi irade ve insan aklı şeklindeki farklı yaklaşımlar ekseninde, içtihat faaliyetini insan ruhuna odaklama ve insan ruhundaki adalet idesini arayış olarak nitelendirmenin fıkıh usulünün özüne ilişkin muhalif bir tavır takınmak anlamına geldiği, aklın hukukun mutlak delili olmadığı, aklın faaliyetinin müstakil olarak hüküm koymak şeklinde değil nasslarda mündemiç manaları keşif ve izhar şeklinde olduğu, hukukun kaynağının ilahî akılla değil ilahî irade ile izah edileceği vurgulanarak hukukun kaynağı konusu ele alınmıştır. İkinci başlıkta bir hükümde ümmetin icmâsı söz konusu ise o hükmün ideal olduğu, o hususta daha ideal olanın arayışına girilmeyeceği, hiçbir içtihadî hükmün, İslam’ın mutlak, tartışmasız hükmü olarak kabul edilmediği belirtilerek olan hukuk-olması gereken hukuk ayrımı konu edinilmiştir. Üçüncü başlıkta hüsün-kubuh meselesinin ulemanın kadim ihtilaf alanlarından biri olduğu, aklın hasen olanı bilmesi ve bu hususta bağlayıcı bilgi ü |
---|---|
ISSN: | 2757-8399 2757-8399 |
DOI: | 10.52637/kiid.1182397 |