Pediatrik Suprakondiler Humerus Kırıklarında Açık Redüksiyon ve Perkütan Pinleme İle Kapalı Redüksiyon ve Perkütan Pinleme Sonuçlarının Karşılaştırılması

Amaç: Çalışmamızın amacı kliniğimizde suprakondiler humerus kırığı tanısı alarak cerrahi olarak tedavi edilen ve cerrahi sonrası poliklinik takibi yapılan hastalardan açık ve kapalı redüksiyon uygulananların tedavi sonuçlarının retrospektif olarak değerlendirilmesi ve karşılaştırılmasıdır. Gereç ve...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:Sakarya tıp dergisi 2021-06, Vol.11 (2), p.347-352
Hauptverfasser: UYAR, Ahmet Çağrı, KARAHAN, Mümin, BİTLİS, Ahmet Taha
Format: Artikel
Sprache:eng ; tur
Schlagworte:
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:Amaç: Çalışmamızın amacı kliniğimizde suprakondiler humerus kırığı tanısı alarak cerrahi olarak tedavi edilen ve cerrahi sonrası poliklinik takibi yapılan hastalardan açık ve kapalı redüksiyon uygulananların tedavi sonuçlarının retrospektif olarak değerlendirilmesi ve karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler :2014 –2020 tarihleri arasında kliniğimizde suprakondiler humerus kırığı tanısı ile cerrahi tedavi uygulanmış 2-10 yaş arası çocuklar değerlendirmeye alındı. Kırık redüksiyonu kapalı uygulanan (Grup 1) ve açık uygulanan (Grup 2) olarak iki gruba ayrılan hastaların klinik ve radyolojik sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Bu değerlendirme için Flynn kriterleri kullanıldı. Kırıkların sınıflandırılmasında Gartland sınıflandırması kullanıldı. Bulgular : Hastaların 64 (%44,4)’ü kız, 80 (%55,6)’i erkek idi. Hastaların yaş ortalaması 5,39±2,22’dir. 108 (%75) hasta kapalı redüksiyon sonrası perkütan pinleme (Grup 1) ile, 36(%25) hasta açık redüksiyon ile perkütan pinleme (Grup 2) tekniği ile tedavi edildi. Yapılan istatistiksel değerlendirmede; gruplar arasında Flynn kriterleri-kozmetik faktörler yönünden anlamlı farklılık bulunmuştur(p=0,004). Grup 2’de kozmetik faktörün orta-kötü olma sıklığı %13,9 iken, Grup 1’de %0,9 dur. Gruplar arasında ‘’Flynn-Fonksiyonel faktör’’ yönünden incelendiğinde aralarında anlamlı fark bulunamamıştır (p=0,057). Sonuç: Suprakondiler humerus kırıklarının tedavisinde amaç dirsek eklem hareket açıklığını tam olarak sağlamak, nörovasküler yaralanmaların önüne geçerek fonksiyonel ve kozmetik açıdan mükemmel sonuçlar elde etmektir. Açık redüksiyonun komplikasyonlarından kaçınmak bakımından ilk tercih kapalı redüksiyon ve perkütan fiksasyon olmasına karşın kapalı redüksiyon sağlanamayan kırıklarda açık redüksiyon uygulanabilir. Uygun kırık redüksiyonu sağlanarak stabil kırık tespiti yapıldığında her iki yaklaşımda da sonuçlar benzer ve tatminkardır.
ISSN:2146-409X
2146-409X
DOI:10.31832/smj.911539