Ehl-i Sünnet Kelâmı’nda İcmâ
İcmâ, usûl ilminde Kur’ân ve Sünnet’ten sonra üçüncü sırada yer alan şer’î delillerden birisidir. Şâfiî, pratikte İslam âlimlerince bilinip uygulanmakta olan usûl ilkelerini ilk defa yazılı metin haline getiren ve icmâyı usûlde şer’î delillerin üçüncüsü olarak ilk defa öneren kişidir. İcmâ delilinde...
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Cumhuriyet ilahiyat dergisi 2018-12, Vol.22 (2), p.1297-1319 |
---|---|
1. Verfasser: | |
Format: | Artikel |
Sprache: | eng |
Schlagworte: | |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | İcmâ, usûl ilminde Kur’ân ve Sünnet’ten sonra üçüncü sırada yer alan şer’î delillerden birisidir. Şâfiî, pratikte İslam âlimlerince bilinip uygulanmakta olan usûl ilkelerini ilk defa yazılı metin haline getiren ve icmâyı usûlde şer’î delillerin üçüncüsü olarak ilk defa öneren kişidir. İcmâ delilinden yararlanan ilimlerden biri de kelâm ilmidir. Kelâmcılar, usûl ilminin elverdiği ölçüde icmâ delilinden azami ölçüde yararlanmıştır. Bu bağlamda kelâmcılar, dinî kabul ve inançların esasında herhangi bir değişikliğe gitmeksizin icmâ delilini sürekli kullanmışlardır. Ehl-i Sünnet akāidinin naklî delillerden sayılan icmâyla desteklenmesi, inançlar hakkında zihinlere atılmaya çalışılan şüpheleri bertaraf etmede önemli rol oynamıştır. Bu makalede usûl ilminin temel kaynaklarından olan icmâ delilinin Ehl-i Sünnet akāid ve kelâmındaki önem ve işlevi konu edilmiştir. ÖzetKur’an’ın isteği ümmet arasında birlik ruhunun öne çıkarılması ayrılık ve bölünmeyi tetikleyen faktörlerin ise geri planda tutulmasıdır. Nitekim Kur’an’da, “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin…” (Âl-i İmrân 3/103) ve “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın…” ( Âl-i İmrân 3/105) buyurularak ümmetin birliğinin korunmasına vurgu yapılmıştır. Yüce Allah, ülü’l-azm adı verilen peygamberlere dini ikame etmeyi ve tefrikadan sakınılmasını emretmiştir (eş-Şûra 42/13). Dini dosdoğru tutma ve bu dinde ayrılığa düşmeme emri Allah’ın dininde tasdik edilmesi gerekenleri tasdik etmek, itaat edilmesi gerekenlere de itaat etmek demektir. Bu aynı zamanda bütün peygamberlerin üzerinde icmâ ettiği dinin esasının ilanıdır.Ehl-i Sünnet’in İslâm’ı anlama tarzı, Hz. Peygamber’in ve ashabının anlama tarzı ile özdeştir. Bu nedenle Ehl-i Sünnet, İslam’ın ana damarını temsil eden ekoldür. Ehl-i Sünnet kelâmında usûlî ve fürûî birçok mesele üzerinde icmâ gerçekleşmiştir. Bu icmâlar sahabe icmâsı ve sonraki dönemlerde mütekellimlerin ictihadları sonucunda oluşan istidlâli icmâlardır. Bu nedenle icmâ ve ictihad birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. İcmâ, ictihattan destek almakta, ictihad da icmâya kaynaklık etmektedir. Böylece mesele, salt ictihadî olmaktan çıkmakta ve nassdan sonraki bir dereceye yükselerek kat’î bilgi veren bir hükme dönüşmektedir. Ehl-i Sünnet kelâmcıları, iki türlü icmâdan söz etmektedirler. Birincisi “tasdikî icmâ”adını verdiğimiz sahabe icmâsına özgü ittifaklardır. Bunlar; zarurât-ı diniyye adı verilen esaslar üzerinde meydan |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |
DOI: | 10.18505/cuid.462453 |