Haber-i Vahidle Amelde Hanefi Usulcülerin Yöntem Farklılıkları
Fıkhî hükümlerin büyük çoğunluğunun zannî delillerden çıkarıldığını ve zann-ı gâlib üzerine bina edildiğini söylemek mümkündür. Zannî delillerden biri de haber-i vâhiddir. Ha-ber-i vâhidin kabulüyle ilgili olarak mezhepler ve hadis âlimleri tarafından farklı şartlar öne sürülmüştür. Bu bağlamda Hane...
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Usul İslam Araştırmaları 2023-06, Vol.39 (39), p.1-28 |
---|---|
1. Verfasser: | |
Format: | Artikel |
Sprache: | ara ; eng |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | Fıkhî hükümlerin büyük çoğunluğunun zannî delillerden çıkarıldığını ve zann-ı gâlib üzerine bina edildiğini söylemek mümkündür. Zannî delillerden biri de haber-i vâhiddir. Ha-ber-i vâhidin kabulüyle ilgili olarak mezhepler ve hadis âlimleri tarafından farklı şartlar öne sürülmüştür. Bu bağlamda Hanefi fakihleri haber-i vâhidin bir delil olarak kullanılması husu-sunda diğer fakihlerden daha fazla şart aramışlardır. Bunlardan biri kıyasa muhalif olan ri-vâyetlerde râvinin fakih olması, diğeri ise toplumun tamamını ilgilendiren bir mesele hakkın-da (umûmu’l-belvâ) vârid olan rivayetlerin tevâtür veya meşhur seviyesinde nakledilmesidir. Bu şartların bulunmaması ise bazı Hanefi fakihlerine göre rivayetin amel edilmeme gerekçe-sidir. Buna karşılık kurucu imamların konuya dair görüşlerine bakıldığında bu iki şartın bir ret gerekçesi olmasından ziyade bir tercih sebebi ve kriteri olarak kullanıldığı görülmektedir. Nitekim konuyla ilgili fıkıh usulü literatüründe sunulan örnekler incelendiğinde kurucu imamların bunları mezkûr iki şarttan dolayı reddetmedikleri, ancak söz konusu rivayetleri tercih kriterlerine göre kullandıkları müşahede edilir. Dolayısıyla bu iki şart Hanefi haber teo-risinin kurucusu İsâ b. Ebân tarafından bir kriter olarak belirlenmiş ve sonraki usul literatürü de bu görüş üzerinden şekillenmiştir. |
---|---|
ISSN: | 1305-2632 |
DOI: | 10.56361/usul.1177198 |