Kelâm İlminin Yeniden İnşası Bağlamında Fazlur Rahman’ın Kelâm Eleştirisi

İslam düşüncesinde Uṣûlü’d-dîn olarak ifade edilen Kelâm ilmi, inşâî bir ilim olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla Kelâm ilmi, teorik anlamda başlangıç olduğu gibi aynı zamanda sosyal yaşamda da dinamik bir yapıya sahiptir. Dinin umdelerinin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda tarihsel ve coğrafi...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:Cumhuriyet ilahiyat dergisi 2021-12, Vol.25 (2), p.853-874
1. Verfasser: ALTAY, Saadet
Format: Artikel
Sprache:eng
Schlagworte:
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:İslam düşüncesinde Uṣûlü’d-dîn olarak ifade edilen Kelâm ilmi, inşâî bir ilim olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla Kelâm ilmi, teorik anlamda başlangıç olduğu gibi aynı zamanda sosyal yaşamda da dinamik bir yapıya sahiptir. Dinin umdelerinin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda tarihsel ve coğrafi olarak her bir Müslüman toplumunun geçmiş kültür mirasları dikkate alınarak, tevhid düşüncesinin ve buna eşlik edecek olan adalet temelli bir yaşamın hayata geçirilmesi noktasında önemli işlevler görmüştür. Müslüman toplumunda cereyan eden siyasal ve sosyal hadiselerin sonraki tarihsel süreçte birer Kelâmi fırka olarak İslam düşünce tarihinde yer aldığı bilinen bir durumdur. Tarihsel olarak kadim kültür ve düşüncelere kaynaklık etmiş bir coğrafyaya egemen olan Müslümanlar, bir taraftan mensubu oldukları dinin temel umdelerini korumaya çalışırken, diğer taraftan farklı inanç mensuplarının İslam’a yönelik itham ve iddialarına bir cevap olmaya çalışmıştır. Diğer bütün İslami ilimlerde olduğu gibi, Kelâm ilmi de bir disiplin olarak daha sonra teşekkül etmiştir. Dinî düşüncenin anlaşılmasında takip edilen usule bağlı olarak Kelâmi fırkalar teşekkül etmiştir. Tarihsel süreçte ve Müslüman toplumunun genel pratiğinde iki temel yaklaşımın egemen olduğu görülmektedir. Bir taraftan Ehl-i hadîs olarak nitelenen ve esas olarak rivayetin dışında te’vili kabul etmeyen görüş sahipleri ile nassı esas almakla birlikte, nassın anlaşılmasında te’vile yönelen akılcı akımdır ki bu yöntemin taraftarları daha sonra Mu’tezile olarak nitelenecektir. Bu iki temel düşünce etrafında şekillenen onlarca Kelâmî fırkadan söz edilmektedir. Kelâmın bu tarihsel seyri beraberinde ciddi karşıtlıkları da doğurmuştur. Bu noktada özellikle Ehl-i hadîsin Kelâm yöntemini kullananlara karşı ciddi bir tavır aldıkları bilinmektedir. Durum bu olmakla birlikte başlangıçtan bugüne bir disiplin olarak Kelâm ilmi, Müslüman toplumunda çok temel bir rol oynamıştır. Uzun tarihi dönemler boyunca Kelâm ilminin gördüğü bu inşâ edici işlev ne yazık ki sürekli olamamıştır. Diğer bütün İslamî ilimlerde olduğu gibi Kelâm İlmi de belli bir süre sonra özgün te’lif eserler yerine şerh ve haşiyelerle geçmişte yazılanların ya tekrarı ya da onların yorumlanması ve anlaşılması şeklinde devam etmiştir. Bu durum da doğal olarak Müslüman toplumunun hayatın her alanında geçmişe öykünmesi ve böylelikle de geleceği inşâ edememesine yol açmıştır. Bu durumdan kurtulma adına farklı dönemlerde ve farklı coğrafyalarda Müslüman ilim insanla
ISSN:2528-9861
2528-987X
DOI:10.18505/cuid.963525