Pre-erüptif intrakoronal rezorpsiyon ve tedavi yönetimi: Olgu bildirimi

TANITIM: Sürmemiş dişlerin dentininde mine-dentin sınırının hemen altında, iyi sınırlanmış, intrakoronal radyolusensiler ‘pre-erüptif intrakoronal rezorpsiyon’ (PEİR) olarak tanımlanır. Pre-erüptif intrakoronal rezorpsiyon hastalarda %3-6 oranında, dişlerde %0.5-2 oranında görülür. Bazı olgu raporla...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:Acta odontologica turcica 2020-01, Vol.37 (1), p.24-28
Hauptverfasser: Eriş,Selin, Çınar,Çağdaş, Barış,Emre, Kip,Gülay
Format: Artikel
Sprache:eng ; tur
Schlagworte:
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:TANITIM: Sürmemiş dişlerin dentininde mine-dentin sınırının hemen altında, iyi sınırlanmış, intrakoronal radyolusensiler ‘pre-erüptif intrakoronal rezorpsiyon’ (PEİR) olarak tanımlanır. Pre-erüptif intrakoronal rezorpsiyon hastalarda %3-6 oranında, dişlerde %0.5-2 oranında görülür. Bazı olgu raporlarında koronal yapıyı yıkımdan korumak için dişin cerrahi olarak açığa çıkarılıp restore edilmesi önerilir. Bu olgu bildiriminde amaç PEİR bulunan açık apeksli mandibular birinci daimi molar dişin tedavi yönetimini tanımlamaktır. OLGU BİLDİRİMİ: Altı yaşındaki erkek hasta çiğneme sırasında ağrı, diş eti kızarıklığı ve diş sürmemesi şikayetiyle kliniğimize başvurdu. Hastanın klinik muayenesinde diş erüpsiyonunun yaşla uyumlu olduğu, ancak sağ mandibular daimi birinci molar dişin olmadığı görüldü. Alınan radyografiler incelendiğinde sürmemiş 46 numaralı dişte intrakoronal lezyon tespit edildi. Hastanın tedavisi inhalasyon anestezisi altında yapıldı. Diode lazer (SIROLaser Xtend, Bensheim, Almanya) ile sürmemiş diş üzerindeki mukoza kaldırılarak diş açığa çıkarıldı. Yumuşak doku lezyonu ekskavatörle dikkatlice çıkartıldı. Alınan doku histopatolojik olarak incelendi. Geleneksel cam iyonomer siman (GC Fuji XI GP, Tokyo, Japonya) kaide olarak kullanılarak kompozit rezin (3M ESPE, Seefeld, Almanya) ile restorasyon tamamlandı. Klinik ve radyografik olarak 16 aylık takip sonrasında, dişte herhangi bir klinik belirti bulunmadığı ve dişin gelişiminin devam ettiği izlendi. SONUÇ: Pre-erüptif intrakoronal rezorpsiyonun erken teşhisi ve tedavisi, diş gelişimi ve pulpal sağlığın korunmasında temel amaçtır.
ISSN:2147-690X
2147-690X
DOI:10.17214/gaziaot.614609