18. Yüzyıl Osmanlı El Yazmalarında Kapak İçi Ebruları
Osmanlı, tarih boyunca kitap sanatları konusunda özgünlük ve zenginlik sergilemiştir. Kültürünü de kitap sanatları olan hat, minyatür, tezhip, katı’, cilt ve ebru gibi alanlara oldukça iyi yansıtmıştır. Bir eserin sadece cildi incelenerek bile o toplum hakkında çok fazla bilgi elde edilebilmektedir....
Gespeichert in:
Veröffentlicht in: | Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2023-12 (51), p.114-135 |
---|---|
1. Verfasser: | |
Format: | Artikel |
Sprache: | tur |
Online-Zugang: | Volltext |
Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
Zusammenfassung: | Osmanlı, tarih boyunca kitap sanatları konusunda özgünlük ve zenginlik sergilemiştir. Kültürünü de kitap sanatları olan hat, minyatür, tezhip, katı’, cilt ve ebru gibi alanlara oldukça iyi yansıtmıştır. Bir eserin sadece cildi incelenerek bile o toplum hakkında çok fazla bilgi elde edilebilmektedir. Geleneksel sanatlar her zaman toplumların kültürlerini, duygu ve düşüncelerini günümüze yansıtan kültür-sanat hazinesi olmuştur. Bunlardan biri de ebrudur. Ebru, kitre ve benzeri maddeler kullanılarak kıvamı arttırılmış su üzerine öd katılarak hazırlanan boyaların gül dalı ve at kılı ile yapılmış fırça yardımıyla kıvamlı su üzerine serpilmesiyle oluşturulan desenin kâğıt üzerine alınmasıyla elde edilir. Geleneksel bir sanat olan Türk ebru sanatı, ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından ortaya konulduğu bilinmeyen fakat Orta Asya’da zuhur ettiği varsayılan bir sanattır. Fakat bilinen bir gerçek vardır ki bu da Osmanlı döneminde zirveye ulaşmış olmasıdır. Osmanlı döneminden günümüze, daha çok hobi olarak uğraşanlar ve gönüllü kişiler yardımıyla ya da zanaat olarak uğraş veren kişiler tarafından gelebilmiştir. Günümüzdeki verilerden yola çıkarak köklerinin 15. yüzyıla dayandığı bilinen ebru sanatının, 18. yüzyıl elyazmalarında oldukça fazla kullanıldığı görülmektedir. Hatip Mehmed Efendi (öl. 1187/1773)’nin 18. yüzyılda yaşamış olması bu dönemdeki ebrulu eserlerin fazla olmasındaki en büyük etkenlerden biri olabilir. Osmanlı dönemindeki el yazmaları, hem içerik olarak hem görsel olarak yapıldığı döneme ait izleri taşımakta ve de bünyesinde içerdiği süslemeleriyle de büyük bir önem arz etmektedir. Hazine niteliğindeki bu el yazma eserler yine hazine niteliğindeki cilt kapaklarıyla korunmaktadır. Genellikle el yazmalarının hem kapak dışları hem kapak içleri ayrı ayrı süslemeye tabi tutulmuştur. İncelenen araştırmada ebrunun daha çok ciltte kullanıldığı görülmektedir. Kapak dışlarında olduğu kadar yaygın olmasa da, ebrulu kâğıdın yazmaların kapak içlerini de süslediği görülmektedir. Osmanlı döneminin tamamı ele alındığı takdirde kapsamlı bir araştırmayı gerekli kılacağı için çalışma 18. yüzyıl ile sınırlandırılmıştır. Bu nedenle 18. yüzyılda istinsahlanmış eserlerde bulunan ve de döneme ait olduğu düşünülen ebrular araştırmaya dâhil edilmiştir. Ebruların üzerinde herhangi bir tarih ile karşılaşılmadığı için konuya dâhil edilen yazmalarda seçici davranılmıştır. Öncelikle cildin orijinalliğine dikkat edilmiş olup eserin tadilat görüp görmediğine bakılmıştır. Kitabın c |
---|---|
ISSN: | 2602-2346 2602-2346 |
DOI: | 10.59149/sduifd.1378049 |