Mâlikî Mezhebinde Haber-i Vâhid ve Kıyâs Teâruzu

Zan ifade eden haber-i vâhidin, zannî olan kıyastan daha evlâ olduğu cumhur tarafından kabul edilmiştir. Ancak İmâm Mâlik’in (öl. 179/795) konuyla ilgili görüşü hakkında ondan nakilde bulunan Mâlikî âlimleri arasında bir ittifakın olmadığı görülmektedir. Ayrıca İmâm Mâlik’ten haber-i vâhidin ilmî ve...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:İlahiyat Akademi 2022-12 (16), p.113-138
Hauptverfasser: NERGİS, Murat, MEMDUHOĞLU, Adnan
Format: Artikel
Sprache:eng
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:Zan ifade eden haber-i vâhidin, zannî olan kıyastan daha evlâ olduğu cumhur tarafından kabul edilmiştir. Ancak İmâm Mâlik’in (öl. 179/795) konuyla ilgili görüşü hakkında ondan nakilde bulunan Mâlikî âlimleri arasında bir ittifakın olmadığı görülmektedir. Ayrıca İmâm Mâlik’ten haber-i vâhidin ilmî ve amelî değeriyle alakalı bizzat kendisinden bir rivâyet günümüze ulaşmamıştır. Yine “haber-i vâhid” kavramına Muvatta’da doğrudan atıfta da bulunulmamıştır. Bununla birlikte haber-i vâhid kapsamında değerlendirilebilecek rivâyetlerin tahriclerinden hareketle onun haber-i vâhidle ilgili düşüncesine varılabilmiştir. Bahsi geçen sebepten dolayı onun haber-i vâhidle kıyasın çelişmesi durumunda hangisini takdim ettiğiyle ilgili görüşünün doğru olarak tespiti önemlidir. O, haber-i vâhidi fıkhî açıdan değerlendirip kendi ilkelerine uyanları tercih etmiş, uymayanları tercih etmemiştir. İmâm Mâlik’in kendisiyle amel etmediği haber-i vâhidi reddetmemesi, hatta onu rivâyet etmesi haber-i vâhid konusundaki hassasiyetini göstermektedir. Nitekim, İmâm Mâlik’in alışverişte meclis muhayyerliği ile ilgili hadisle amel etmemesine rağmen onu İbni Ömer’den rivayet etmiştir. İmam Mâlik merfû’ hadise öncelik tanımakla birlikte bazı durumlarda, merfû’ hadisle amel etmemiştir. Böylesi durumlarda merfû’ hadise rağmen onun hükmü dışında bir hüküm vermesi, onun Hz. Peygamber’in (s.a.s.) fiilî sünnetini önemsemediği anlamına gelmemektedir. İmam Mâlik bunu, kendisinde bu hadisin muktezasını gerektirecek bir kuralın olmaması ve onunla amel edilmiş bir durumun olmamasıyla açıklamıştır. İmâm Mâlik’in kıyas ve haber teâruzunda ifade edilen kıyastan maksadın ıstılâhî kıyas olmadığı, bu kıyas ile kastedilenin her yerde genel geçer olan kaide ve ilkeler olduğu görüşü ağır basmaktadır. Mâlikî mezhebinde haber-i vâhidin kıyasa teâruz ettiği ve ikisini cem‘ etmenin mümkün olmadığı durumlarda, haber-i vâhid ile kıyastan hangisinin tercih edilmesi gerektiği konusunda üç farklı görüş ortaya çıkmıştır: 1. Mezhebin ‘Irakıyyûn ulemâsına göre haber-i vâhidin kıyasa teâruzunda kıyas, haber-i vahide takdim edilir. 2. Medeniyyûn ulemasına göre haber-i vâhidin kıyasa teâruzunda haber-i vahid, kıyasa takdim edilir. 3- Ulemâdan Ebu Bekr Muhammed b. Abdillah b. Muhammed el-Ebherî’ye (öl. 375/986) göre İmam Mâlik, kat‘î olan kıyası haber-i vâhide tercih etmiştir. İmâm Mâlik haber-i vâhidin kat‘î olan bir asl ile teâruz etmesiyle birlikte başka bir asl ile desteklenmediği durum ile Kur’ân’dan veya sahih hadislerden
ISSN:2149-3979
DOI:10.52886/ilak.1205962