Katılım Finans İlkeleriyle Uyumlu Faaliyet Yürüten Varlık Yönetim Şirketine Dair Bir Öneri

Varlık Yönetim Şirketleri, finans kurumlarında meydana gelen sorunlu varlıkları satın alıp kuruma likidite sağlama ve bu kurumları sorunlu varlıklardan arındırma amacıyla ortaya çıkmıştır. Zaman zaman ülke ekonomilerinde meydana gelen bozulmalar ve bunun sonucu olarak vatandaşların ve finans kurumla...

Ausführliche Beschreibung

Gespeichert in:
Bibliographische Detailangaben
Veröffentlicht in:Hitit İlahiyat Dergisi 2023-12, Vol.22 (2), p.781-802
1. Verfasser: GÜNER, Salih
Format: Artikel
Sprache:eng
Online-Zugang:Volltext
Tags: Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
Beschreibung
Zusammenfassung:Varlık Yönetim Şirketleri, finans kurumlarında meydana gelen sorunlu varlıkları satın alıp kuruma likidite sağlama ve bu kurumları sorunlu varlıklardan arındırma amacıyla ortaya çıkmıştır. Zaman zaman ülke ekonomilerinde meydana gelen bozulmalar ve bunun sonucu olarak vatandaşların ve finans kurumlarının ekonomik durumunun bozulması bu şirketlerin kurulmasına sebep olmuştur. Varlık Yönetim Şirketi’nin ilk örneği 1930’lu yıllarda Avusturya’da görülmesine rağmen bu şirketlerin ülkemizde gündeme gelmeye başlaması 2001 krizinden sonra olmuştur. Varlık Yönetim Şirketleri’nin, konvansiyonel bankalardaki sorunlu varlıkları çok düşük miktarlarda satın alıp bu borçları asıl sahibinden tahsil etme amacıyla kurulması sebebiyle İslâm hukukundaki faiz yasağını dikkate aldığını söyleyemeyiz. Dolayısıyla mevcut Varlık Yönetim Şirketleri’nin, İslâm hukuku açısından meşruiyetinin bulunduğunu ifade etmek mümkün değildir. Diğer taraftan katılım bankalarının da sorunlu varlıklara sahip olabileceğini düşündüğümüzde faizsiz işlem yapan ve İslâm hukuku ilkelerine riayet eden bir Varlık Yönetim Şirketine de ihtiyaç olmalıdır. Bu kapsamda, İslâm hukuku kaideleri çerçevesinde faaliyet yürütmeyi hedefleyen Varlık Yönetim Şirketleri için birtakım ilkeler belirlemek zaruridir. İslâm hukuku tarihinde borç satım uygulamaları, âlimler nezdinde çokça tartışılmıştır. Tartışmanın ana kaynağını Hz. Peygamberden rivayet olunan “Nebi (s.a.s.), borcun borca karşılık satımını yasakladı.” hadisi oluşturmaktadır. Nitekim bu hadis etrafında çokça görüş zikredilmiş, hadisin zayıf olduğu ifade edilmiş ve yine zayıf olduğu ifade edilmekle birlikte mana itibariyle doğru olduğu yönünde görüşler de belirtilmiştir. Diğer taraftan hadisin, borç satım uygulamalarından hangisini kapsadığı hususunda da ihtilâflar bulunmaktadır. Kimi âlimler, hadisi mutlak kabul ederek borcun hiçbir şekilde satımına cevaz vermemişlerdir. Kimi âlimler ise hadisin kapsamını daha dar tutmuş ve faizli bir işlem meydana getiren veya yapılan işlemin insanların faydasına olmadığı borç satım uygulamalarının caiz olmadığını ifade etmişlerdir. Hanefî mezhebi, teslim edilebilir olmadığı gerekçesiyle borç satımına hiçbir şekilde cevaz vermemiştir. Şâfiî mezhebi ise mezhep görüşü itibariyle böyle bir görüşe sahip olmakla birlikte borcun bir ayn yani mal karşılığında peşin olarak satın alınması konusunda bireysel ihtilâflar yaşamıştır. Mâliki mezhebi ise bu iki mezhebe göre daha ılımlıdır. Nitekim öne sürmüş olduğu birtakım şartlar ile birl
ISSN:2757-6949
2757-6949
DOI:10.14395/hid.1321865